31 Ocak 2008 Perşembe

"Günün Sözü"


Her zaman günü güzelleştirecek bir an vardır...

"İçtenlik" herşeyi kurtarır mı?

Bugünlerde sürekli muhabbetini duyduğum şu ne düşünsem oluyor işi yaklaşık bir aydan çok daha fazla olarak benim de başıma geliyor.Daha geçen gün eski bir arkadaşım aklıma geldi de ah şimdi nerededir diye düşündükten bir gün sonra telefon geldi.Ah şu teyzem ne yapıyordur dedikten iki saat sonra teyzem hatrımı sordu o hasta haliyle.
Neyse aslında beni bu kadar şaşırtan bir çok olay oldu ama artık şu konuya değinmeliyim dediğim bir şey geldi başıma.Baya zor bi dönemimde karşıma çıkan ve bana çoğu kişiden daha çok yardım eden biri vardı.Baya uzun zaman onun yokluğu değim yerindeyse koymuştu bana.Bana o kadar yardım etmesinin nedeni de aslında hiç olmayacak dediğim bir şeyin aslında olduğunu ya da olabileceğini farkettirmesiydi bana.Yokluğunun koymasının nedeni de tekrar eskiye dönmekten korkmamdı biraz güvensizlik gibi birşey.(Hani bazen birilerinin varlıkları size güven verir de onlar olmadığında kendinizi yanlız hissedersiniz..)
Herneyse bu konu böyle uzar gider..gelgelelim böyle insanlar ya da böyle düşündürten şeyler olur da bi an kendinizi öyle çaresiz hissedersiniz ki ne yaparsanız yapın ne kadar çabalarsanız çabalayın elinizden hiçbirşey gelmeyeceğini düşünürsünüz, tekrar istediğiniz gibi olmayacağını hiçbirşeyin...O zaman sadece istersiniz;hiç bir çıkar düşünmeden, çıkar düşünmeyi akıldan bile geçirmeden, belki farkına bile varmazsınız hani...Ya da o dediğiniz, istediğiniz olur da o zaman farkedersiniz yaptığınızı (sonra da çakallık edip dur tekrar içten diliyo gibi yapiim oluyo vallaha falan dersiniz)İşte o dediğim oldu benim de hem de hiç ummadığım bir şekilde.
Böyle anların büyüleri mi vardır tesadüf müdür yoksa kader mi?Kaderciliğe inanmalı mıyım yoksa?İyi de şu durumda kaderi kendim yapmış oluyorum o zaman tesadüf de diyemem büyüsü falan mı var?Ya da içtenlik mi tek neden?Ne kadar düşünürsem düşüneyim çıkamıycam galiba işin içinden.Aslında şimdi düşünüyorum da ah o anı yakalasam tekrar başka bir şey diler miydim?İşte hani deriz ya keşke başka bir şey dileseymişim diye...Aslında tam da cevap bu: bunu demeyi bile düşünmediğimiz anların büyüsü "sanırım" bunlar.

29 Ocak 2008 Salı

Bir bakalım köstebek bugün naapmısş?

(son yazımı yazarken kitlenen bilgisayarımın ardından yepyeni taptaze...)
Öncelikle sabah waffle yeme umuduyla kalktımm..Sonra baktım olmıcak kancayı pizzaya attım sora da somonla yetindim de neyse...
Sonra dedim ki en sevdiğim yüce ders geometriden bir kaç soru çözeyim.Gelgelelim oturdum masaya efenim ancak soru bana bakıyor ben ona..Sıkıldım kalktım,bir baktım ki saate 1 saat geçmiş e 3 soru da şaka maka bitmiş..Vay be demek ki ben de yapabiliyormuşum diyerek gönül rahatlığıyla mola verdim.
Geçtim bilgisayarımın başınaa...Buldum bir yarış oyunu başladım oynamaya.Ama sormayın nasıl bir oyundur ki ortalıkta arabalar uçuşuyor.Ben de dedim ne senden oyun olur ne benden koyun çıktım oyundan(dememiş de olabilirim).Sonra bir baktım saate mola vereli şaka maka 2 saat olmuş...Dandik falan ama iyi oyun kerata...
Sonra dedim bu saatten sonra yapılan dersin hayrı olmaz msne geçtim...Ondan da sıkılınca vurdum kafayı yattıım...Tam daldım dalıcam zıngır zıngır telefon çaldı."Bütün gün çalmaz çalmaz çalacağı tuttu veletin evde de kimse mi olmaz şuna bakacak" diye söylene söylene ayılmaya çalışırken bi baktım ki meğer Hamdi bey teklif veriyormuş...Dedim "Hamdi Allah senin tependen baktırsın.Bari iyi bişey ver de uykumun içine ettiğine deysin"...
Sonra da dedim ki "E madem Hamdi uyandırdı bu işte bi işaret vardır git bişeyler yap" .İşte o anda benim sevgili blogum geldi aklıma...ve gördüğünüz gibi bunları zırvalamaktayım.
Herneyse artık sözün bittiği yerdeyim efenim... yarın da böyle geçerse blogda bu sefer felaket haberlerine yer vericem gibi geliyor ama bakalım yarın ola hayrola...
Bugünü de Özgün abimizden bi şarkıyla bitirelim efenim..."acıyı çeken anlar!"
Dermansız derdiniz plan programsız gününüz olmasın efenim....Köstebek(ne çok efenim dedim)

ben kimim...tanıtım vs...

Her zaman sorarız aslında bu soruyu kendimize.Ben kimim, şimdi ne yapıyorum , neden yapıyorum ya da neden yaşıyorum ?...Amaçsız olan insanların yada kendimizi amaçsız hissettiğimiz anların sorusudur bunlar bence.Yaptıklarımızla değil yapacaklarımızla değerlendirdiğimiz anların sorusudur aslında.Aslında tamamen kendimizi yönlendirmemiz gereken anların soruları...Bu sorulara verilecek olan cevaplar o an çakan bir şimşek parlayan bir yıldız hayatımızı değiştirecek olan yola girmemizi sağlar.Kendimizi dışarıdan değerlendirmemizi düşüncelerimizi kendimizle paylaşmamızı biraz da dertleşmemizi sağlar.
Hani derler ya canın sıkkın olduğunda bir derdin olduğunda birilerine anlat paylaş ki rahatlayasın.Rahatlamak için bir duvara da anlatırsın sıkıntını bir heykele ya da bir resme de.Kısacası cansız bir varlığa...Ama o sana yardım edemez.Kendinden başka biri de aslında bundan farksızdır.Sana kendince fikirlerini sunar kendince anlar kendince yardım eder.
Derdini paylaşmanın en iyi yolu aslında kendine anlatmaktır.Çünkü en çaresiz anımızda bile bizi en iyi anlayan bizi en iyi tanıyan aslında gene biziz.Kendimize en çok yardım edebilecek olan da aslında biziz; çünkü bizi en iyi değerlendiren ve tanıyan kendimizden başkası değiliz.
Bu sorular aklımıza geldiğinde de yapmamız gereken kim olduğumuzu düşünmekten çok ona kim olduğunu sormaktır.Çünkü bizi bize en doğru şekilde anlatabilecek kişi gene ve her zaman kendimizizdir....Ancak sadece kendimi eleştirmek değil önemli olan yine de...Yeri geldiğinde kendimizi eleştirmeyi bileceğimiz gibi eleştirilere neden olan yanlışları düzeltmeyi de bilmeliyiz.Yoksa kendimizle dertleşmenin de bir faydası olmaz.(bu dediklerimi "kendi kendiyle konuşan delidir" mantığını kafanızdan atıp da okumanızı dilerim :)
Şimdi gelelim bana..Ben kimim?Ad soyad yaş falan filan....Ancak kimsenin kendisine takılan addan ibaret olmadığı gibi ben de değilim...Şimdi kendimi tanıtmaya kalksam emin olun ben de cümleleri kurup da kendimi tanımlayamam bu yüzden en iyisi zamanla anlamak;çünkü benim de henüz bilmediğim ve öğreneceğim çok şey var...

Kendinizle barışık günler dilerim.. Köstebek...